MART2022
Dr. Zeki Hozer
Ukrayna için sahte gözyaşları
Ukrayna için sahte gözyaşları
Ukraynalılar, üç ve dördüncü yüzyıllarda Got ve Hunların egemenlikleri sonrası bu topraklara gelen Slav halklarının torunları tarafından 9. yüzyılda kurulan Kiev Knezliğini, tarihlerinin başlangıcı olarak ele alırlar (882-1132). Bu devletin kısa sürede dağılarak toprakları, bağımsız yerel beyliklerin ardından Moskova Prensliğinin egemenliğine girmesi, yaşadığımız günleri düşündüğümüzde deja-vu gibi geliyor insana!
Kısa süren 9. yüzyıldaki bu devlet deneyiminin en kalıcı etkisi Prensleri I.Vladimir’in 988 yılında Bizans misyonerlerinin etkisi ile Hıristiyanlığı kabul etmesi ve devlet dini haline getirmesidir.
Devam eden süreçte, Galiçya-Volinya Prensliği, Bogdan Hmelnitski’nin o toprakları kan gölüne çevirdiği kaotik zamanlar, Zaporojye Seçi dönemi, 1672-1676 Osmanlı-Lehistan Savaşları sonrasında Osmanlı Devleti egemenliğinde kurulan özerk Podolya Eyaleti deneyimleri, Polonya ve Avustuya-Macaristan’ın himayesinde geçen yılların ardından 1917 Ekim Devrimi ile Ukrayna, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ndeki pozisyonunu almıştı.
İkinci Dünya Savaşının tarumar ettiği ülkelerin başında gelen Ukrayna, Nazi işgali sırasında 700 şehir ve 30 bin köyü harap olurken beş milyon vatandaşını da çatışmalarda kaybetmişti.
Sanılanın aksine Kırım ve Zakarpatya gibi lokalizasyonlar tarihsel olarak Ukrayna topraklarından değildir. 1954 yılında Yüksek Sovyet’in bir kararı ile bu ülke topraklarına dahil edilmiştir. 1990 yılında SSCB’deki perestroyka ve glasnost politikaları çerçevesinde doğu bloku dağılınca Ukrayna’da 24 Ağustos 1991 tarihinde bağımsız devlet oldu.
Leonid Kravçuk (İlk Devlet Başkanı), Leonid Kuçma (1996) ve Viktor Yuşçenko (2002) yönetimleri sonrasında 2004 seçimleri ciddi bir tarihsel kırılmaya yol açtı. Dönemin Başbakanı Viktor Yanukoviç’in karşısında Batı’nın da desteğine sahip “Naşa Ukrayna” Bloğu lideri Viktor Yuşçenko ciddi bir oy aldı ve uluslararası gözlemcilerin seçimlerde ciddi ihlal olduğunu belirtmeleri ile Yuşçenko taraftarları sokağa çıktı. Daha sonraları bu döneme “turuncu devrim” ismi verildi. Yeniden sayılan oylarda Yuşçenko %51.9 ile iktidara geldi. Ama çok değil altı yıl sonra Yuşçenko’nun oyları yüzde beşi bile bulamayacak ve önceki seçimlerin mağlubu Yanukoviç seçimi kazanacaktır.
Yanukoviç, Rusya yanlısı bir siyasetçi olarak 2013 yılına kadar nispeten sakin bir iktidar süreci yönetti ama Kasım 2013’te Ukrayna-Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı reddedince olanlar oldu! Kiev’den başlayıp yayılan gösteriler ülkeyi büyük bir kaosunun içine itti, yüzlerce insan öldü, ardından Rusya ve Batı arasında bildik gerginlikleri, Yanukoviç’in iktidardan inmesi, ülkeyi terk etmesi izledi. 2019 seçimlerinde de ‘Halkın Hizmetkarı’ isimli dizinin ünlü oyuncusu Vladamir Zelensky iktidara geldi.
Devamı herkesin hafızasında. Kırım, Rusya tarafından ilhak edildi ve bugünlerde de Rusya’nın Ukrayna’yı istilasını canlı yayınlarla izliyoruz.
Peki, bu süre zarfında ne yaptı!?
550 milyar dolar GSMH ve 600 bin metrekare yüzölçüm ve 40 milyon nüfusa sahip Ukrayna’yı, özünde ABD’li diplomat George S. Kennan’ın teorize ettiği çevreleme politikası (Containment Policy) kapsamında, Rusya’yı sınırlama stratejisinin odağına koydu. Batının kabusu olan Rus yayılmacılığının askeri yollarla değil siyasal yöntemlerle kronik bir yıpratma ile durdurulmasını amacı ile eski Doğu Bloğu ülkelerinin birbiri ardından Avrupa Birliği ve NATO bünyesine alınması, her ne kadar uluslararası ilişkilerin "Yeni Gerçekçilik", "Yeni Liberalizm" ve "İnşacılık" gibi temel kuramlar ile açıklamak zor olsa da Kennan doktrinleri ile uyumlu bir politika idi.
Gelinen noktada ABD, Avrupa ve Rusya’da iç siyasal dinamikler, minör bir soğuk savaş iklimini gerekli kılıyor! Pandemi sonrası Amerika ve Avrupa’nın iç siyaseti makroekonomik ve sosyopsikolojik dengeleri için bir dış düşman algısına ihtiyaç duyarken, Rusya da, otoriter Putin yönetiminin koresyonunu perdelemek için ülke içinde milliyetçilik soslu bir konsolidasyona gereksinim içinde...
Sonuç mu!? Batı ve Rusya, iç kamuoyu ve ulusal çıkarları adına bu konuyu yeterince kullandıktan sonra ateşkes ya da bir karşılıklı uzlaşı ile sorunu kronik sorunlar dosyası içine atacaklardır!